7 Aralık 2014 Pazar

KEDİDİR O KEDİ

Eskişehir hakkında sevdiğim birçok şey var. Hayatımın en güzel dönemi burada yaşadığım zamana denk geliyor. Son 2 yıldır ise ‘’Cafe de Kedi’’  bu listenin başında bulunuyor.

Cafe de Kedi,  ilk kez 1998 yılında Tayvan’da açılan kedi konseptli kafelerin Türkiye’deki ilk ve tek örneği. İçinde, kedi, kitap ve huzur olmak üzere hayatta sevdiğim her şeyi barındıran bu kafenin Eskişehir’de gitmekten en çok hoşlandığım yer olması şaşırtıcı değil.


Bu tarz kafelerin çıkış noktası, hayvan beslemenin yasak olduğu apartmanlar ve yaşam tarzı nedeniyle hayvan beslemenin sorumluluğunu yerine getiremeyen insanlara bu keyfi yaşama imkanı sağlamak olmuş. İnsanların da o kadar hoşuna gitmiş olacak ki, kısa sürede farklı ülkelere de yayılmış. Şu an yalnızca Tokyo’da 39, dünya çapında ise 100’e yakın kedili kafe bulunuyor. Cafe de Kedi de 2012 yılında açılarak bu listeye girmiş.

Cafe de Kedi’deki kedilerin çoğu, sokaktan kurtarılmış ve tedavileri yapılmış kediler. Kafeye gelenlerin aşırı sevgisine maruz kalmalarından olsa gerek, kediler artık kendilerini seven insanları pek umursamıyorlar. Yani kedi sevmeseniz de bu güzel kafeye gidebilirsiniz. Kafede yalnızca kediler de bulunmuyor. İsteyenler kitap kiralayabiliyor, geliri sokak hayvanlarının tedavisinde kullanılmak üzere satılan eşyalardan satın alabiliyor. Vegan ve vejetaryenlere uygun bir menüsü de bulunan kafedeki ücretler de Eskişehir’deki öğrenci nüfusuna uygun ve ucuz. Kafede çoğu zaman mozaik pasta ve çay ve buna benzer  ikilileri 5 lira gibi bir ücret karşılığında deneyebilirsiniz. Her gördüğü yemeğin tadını merak eden kediler konusunda endişe etmenize de gerek yok. Çünkü yemek yemek için kafede ayrı bir bölüm de bulunuyor. Yalnızca tavla için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü her birinin rahat yatakları da olsa tavla üzerinde uyumayı ve oyunu bölmeyi çok seviyorlar. Bu yüzden aşağıdaki manzarayla karşılaşmanız mümkün. 




Ev içerisinde hayvan besleme düşüncesinin pek hoş karşılanmadığı, apartman dışında beslenilen sokak hayvanına bile ‘’alışır’’ diye tahammülün olmadığı Türkiye gibi bir ülkede böyle bir kafenin bana göre hazine olarak görülmesi gerekir.

Paris ve Vilnius’daki kedi kafelere de gitmiş biri olarak söyleyebilirim ki aralarında en iyisi Cafe de Kedi. O yüzden, kışın iyice kendini hissettirmeye başladığı Aralık ayında, bence tek de olsanız bu kafeye gidin ve kucağınızda mırlayan bir kedi eşliğinde ''kedici çay''ınızı yudumlayıp kitabınızı okuyun.  Pişman olmayacaksınız.


http://cafedekedi.com/
Bengü
@bebengu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder