Eskişehir hakkında sevdiğim birçok şey var. Hayatımın en
güzel dönemi burada yaşadığım zamana denk geliyor. Son 2 yıldır ise ‘’Cafe de
Kedi’’ bu listenin başında bulunuyor.
Cafe de Kedi, ilk kez
1998 yılında Tayvan’da açılan kedi konseptli kafelerin Türkiye’deki ilk ve tek
örneği. İçinde, kedi, kitap ve huzur olmak üzere hayatta sevdiğim her şeyi
barındıran bu kafenin Eskişehir’de gitmekten en çok hoşlandığım yer olması
şaşırtıcı değil.
Bu tarz kafelerin çıkış noktası, hayvan beslemenin yasak olduğu
apartmanlar ve yaşam tarzı nedeniyle hayvan beslemenin sorumluluğunu yerine
getiremeyen insanlara bu keyfi yaşama imkanı sağlamak olmuş. İnsanların da o
kadar hoşuna gitmiş olacak ki, kısa sürede farklı ülkelere de yayılmış. Şu an
yalnızca Tokyo’da 39, dünya çapında ise 100’e yakın kedili kafe bulunuyor. Cafe
de Kedi de 2012 yılında açılarak bu listeye girmiş.
Cafe de Kedi’deki kedilerin çoğu, sokaktan kurtarılmış ve
tedavileri yapılmış kediler. Kafeye gelenlerin aşırı sevgisine maruz
kalmalarından olsa gerek, kediler artık kendilerini seven insanları pek
umursamıyorlar. Yani kedi sevmeseniz de bu güzel kafeye gidebilirsiniz. Kafede yalnızca
kediler de bulunmuyor. İsteyenler kitap kiralayabiliyor, geliri sokak
hayvanlarının tedavisinde kullanılmak üzere satılan eşyalardan satın
alabiliyor. Vegan ve vejetaryenlere uygun bir menüsü de bulunan kafedeki
ücretler de Eskişehir’deki öğrenci nüfusuna uygun ve ucuz. Kafede çoğu zaman mozaik pasta ve çay ve buna benzer ikilileri 5 lira gibi bir ücret karşılığında deneyebilirsiniz. Her gördüğü yemeğin tadını merak eden kediler konusunda endişe etmenize de gerek yok. Çünkü yemek yemek için kafede ayrı bir bölüm de bulunuyor. Yalnızca tavla için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü her birinin rahat yatakları da olsa tavla üzerinde uyumayı ve oyunu bölmeyi çok seviyorlar. Bu yüzden aşağıdaki manzarayla karşılaşmanız mümkün.
Ev içerisinde hayvan besleme düşüncesinin pek hoş
karşılanmadığı, apartman dışında beslenilen sokak hayvanına bile ‘’alışır’’
diye tahammülün olmadığı Türkiye gibi bir ülkede böyle bir kafenin bana göre
hazine olarak görülmesi gerekir.
Paris ve Vilnius’daki kedi kafelere de gitmiş biri olarak
söyleyebilirim ki aralarında en iyisi Cafe de Kedi. O yüzden, kışın iyice kendini hissettirmeye
başladığı Aralık ayında, bence tek de olsanız bu kafeye gidin ve kucağınızda
mırlayan bir kedi eşliğinde ''kedici çay''ınızı yudumlayıp kitabınızı okuyun. Pişman olmayacaksınız.
http://cafedekedi.com/
Bengü
@bebengu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder