Ben çok basit bir
konuya değinmek istiyorum. Biz bu ülkede yaşamaktan mutlu muyuz? Şu anki hayatım
çocukluğumda hayal etmiş olduğum hayata hiç benzemiyor. Çünkü ben halen özgürlüğüm için acımasız polis
ordusuyla yüz yüze gelmekten çekinmeyecek bir durumdayım. Yaşadığım o anda kendimi tehdit altında
hissederek, canımı tehlikeye attım. İşte bu his, geçmişte yaşamayı hayal etmiş
olduğum bir his değildi. Birçokları için de öyle. O ölen gençlerin de geçmiş
hayallerinde fakirlik içinde yaşadıkları, ya da canları bir şeylere sıkıldığı
için ayaklanmak yoktu belki de. Ölenleri kimse geri getiremez. Ölmeleri de
hiçbir şeyi değiştirmedi sanki. Fazla mı karamsar konuşuyorum? Direnişimiz amaçsızdı. Son buldu. Oysaki yirmi
sene sonra bununla gurur duyacağımı düşünmüştüm. Ama duymuyorum. Bütün ölen
gençlerin boşuna öldüğünü düşünüyorum.
Peki şimdi ne
olacak? Sonuçta biz bir tüketim toplumuyuz. Din ve gelenek toplumuyuz. Eğitime
ihtiyacımız yok. Tek ihtiyacımız olan muhteşem Osmanlı’nın torunu olmaktan
dolayı duyduğumuz gurur. Benim ise tek yaptığım, her gün haberleri izlediğimde,
gazete manşetlerine göz attığımda içime derin bir nefes çekip soluk almaya
çalışmak. Şehrin kaosunda, işimin meşguliyetinde, korna sesleri ve beton yığınının
içinde yaşamaya çalışmak. Sorgulamak. Neden bu şekilde amaçsızca tüketerek
yaşamaya zorlandığımızı sorgulamak. Nasıl bu kadar beyinsiz hale
getirildiğimizi anlamaya çalışmak. Neden bir parka ihtiyacımız var? İşte bu
yüzden, çünkü biz robot değiliz. Yaşam alanlarımın kısıtlanması dışında özel
hayatımda da bu baskıyı hissediyorum. Kendimi ifade etmekte zorlanıyorum. Bir
şey yazmak istesem yargılanmaktan, bir şey çizsem eleştirilmekten, bir söz
söylesem başıma birileri tarafından bir kötülük gelmesinden korkuyorum. Bu
duygu bizim DNA’mıza işlemiş. Geçmişten gelen bir korku bu. Ama gereksiz bir
korku değil. Gerçekten başımıza bir kötülük gelebilir. Tıpkı Ethem’in, Ali
İsmail’in ve nicelerinin başına geldiği gibi. Çünkü düşünmemiz, en önemlisi
düşünceleri ifade etmemiz yasak burada. İşte bu nedenle apolitiğiz. Kendimizi
ifade etme kabiliyetimizi yitirdiğimiz için. Düşünme yetimizi yitirdiğimiz
için. Değişim istediğimizde öldürüldüğümüz için. Değişimin kendisi bizim hiç
istemediğimiz bir şekilde hayatlarımıza sokulduğu için.
Neden direndik?
Gonca
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder