Ders çıkarılmalı yaşanmışlıklardan. Yaşanılan
onca üzüntülerden, acılardan, kaybedilmişliklerden ders çıkarmalı insanoğlu. Göz
yaşıyla ıslanan kirpiklerin değeri bilinmeli. Onları kimin için, ne için
ıslattığını sorgulamalı kendisiyle baş
başa kaldığında. Yaşanılanları düşünüp gerçeklerle yüzleşmeli ve kilitli olan
kapının anahtarını bulmasına yol açan soruyu yöneltmeli kendisine. Tek bir soru. Olay ne ise ve yahut kim ise bu göz yaşının esiri olmana sebebiyet veren
üzülmeye "DEĞER Mİ" ?
Bu soru sorulduğu andan itibaren açılan kapıdan içeriye usulca yönelerek kısa bir gezinti yapar insan miş'li geçmiş zamanından oluşan anılarının bahçesinde. Sorgulamalar başlar. Neden, niçin soruları beyninin içini kemirirken acaba ile başlayıp keşke ile devam eden milyonlarca söz öbekleri kovalar peşinden insanoğlunun o bahçede. Yüzleşilir. Diken dolu bahçede yürürken her adım biraz daha kanatır kalbini, ruhunu, bedenini. Bir an evvel çıkmak ve bir daha geri dönmemek ister. Nafile... Tıkılıp kalmıştır sadece kendini misafir ettiği uçsuz bucaksız bahçede. Boğulur. Canı yanar. Haykırmak ister sesini duyuramaz. Çaresizliğine ağlar ama an gelir sualler, sorgulamalar, yüzleşmeler son bulur işte o vakit belki de daha önce hiç tatmadığı bir duygu yeşerir kalbinde. Hiç olmadığı kadar hafif hisseder kendisini. Bahçenin sonuna gelmiştir. Girişi gibi olmaz çıkışı kapıdan. Alır eline anahtarı son kez bakar miş'li zamanlarına ve kapatır o heybetli kapısını bir daha hiç açmamak üzere. İşte yeni bir 'sen' böyle doğar önce.
Bu soru sorulduğu andan itibaren açılan kapıdan içeriye usulca yönelerek kısa bir gezinti yapar insan miş'li geçmiş zamanından oluşan anılarının bahçesinde. Sorgulamalar başlar. Neden, niçin soruları beyninin içini kemirirken acaba ile başlayıp keşke ile devam eden milyonlarca söz öbekleri kovalar peşinden insanoğlunun o bahçede. Yüzleşilir. Diken dolu bahçede yürürken her adım biraz daha kanatır kalbini, ruhunu, bedenini. Bir an evvel çıkmak ve bir daha geri dönmemek ister. Nafile... Tıkılıp kalmıştır sadece kendini misafir ettiği uçsuz bucaksız bahçede. Boğulur. Canı yanar. Haykırmak ister sesini duyuramaz. Çaresizliğine ağlar ama an gelir sualler, sorgulamalar, yüzleşmeler son bulur işte o vakit belki de daha önce hiç tatmadığı bir duygu yeşerir kalbinde. Hiç olmadığı kadar hafif hisseder kendisini. Bahçenin sonuna gelmiştir. Girişi gibi olmaz çıkışı kapıdan. Alır eline anahtarı son kez bakar miş'li zamanlarına ve kapatır o heybetli kapısını bir daha hiç açmamak üzere. İşte yeni bir 'sen' böyle doğar önce.
NİHAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder